20 Aralık 2012 Perşembe

Beyaz kağıda üç beş cümle ve yeniden hayata!

Hayatımda ikinci kez aynı yerden istifa ediyorum ama ilk defa mutsuz olduğum için bir yerden ayrılıyorum. Daha öncekiler ya proje bittiği için bitmişti ya da başka yerlere gitmek için ayrılmıştım. Bu sefer ise gerçekten yapmak istediğim iş için mücadele etmeye gidiyorum. Süreç belki yorucu olacak ama yapmam gereken şey bu. Bazı yollar dönüp dolaşıp aynı yere çıkar benimkisi de böyle bir durum. Olmadı diye üzülmezsin, çaba harcamadım diye üzülürsün ve bunu yapmayacağım. Yenilmeyeceğim çünkü vazgeçmeyeceğim.

5 Aralık 2012 Çarşamba

ip koparsa ince çizgiyi geçmemeliyim

Doğumum kolay olmuş, tabii hatırlamıyorum, nasıl hatırlıyım ki zaten güvenli bir yerden garip bir yere gelmenin şaşkınlığı vardı üzerimde. Neyse işte kolay doğmuşum ama doğana kadar olan sürecim hiç kolay değilmiş, (gerçi annem hamile olduğunu 3. ayında öğrenmiş ve oraya kadar kolaydı da sanıyorum. Zaten hayatımda da hep belli bir dönem rahat oldu. Sonrası ise hep zor kararlar, vazgeçişler, ayrılmak zorunda kalmalar ve yıkılmalar. Belki de verdiğim bütün kararlar yanlıştı. Okuduğum üniversite ve bölüm başta olmak üzere. Belki de gidip öğretmenlik okumalıydım ve kolay hayatı seçmeliydim, tamam o da kolay değil ama en azından ne olacağım belli sonunda. Şimdiyse ne olacağım ne yapacağım nereye gideceğim hiç belli değil. Hele de anne olmak isterken. Hiçbir işe yaramıyor gibi hissediyorum, kendi hayatıma bile kararlar veremiyorken, kendi hayatıma bile yön veremiyorken, kızıma veya oğluma nasıl yardımcı olabilirim ki?

Ben birgün kızıma her şeyini kendin yaptın, ben bir şey yapamadım demek istemiyorum, o tek başına kalsın istemiyorum ve artık tek başıma mücadele edip, yorulmak, yıkılmak, ayrılmak zorunda kalmak, istediğim şeylerden vazgeçmek istemiyorum.

Kış olsa ama hep güneşli olsa istiyorum hayatım...

12 Kasım 2012 Pazartesi

Vazgeçmek ve kalmak arası...



Hayatımda bir kez gittim ben ama vazgeçmedim, kalarak da gitmedim ama, gerçekten gittim. Biliyorum cümleler fazla klişe oldu ama bu aşk ve o adam klişe değildi, galiba öyle olmayınca anlatılan cümleler klişe oluyor, bilemiyorum.

Neyse ben özledim seni, bu sefer arkadaşım olan seni değil, sevgilim olan seni özledim. Üzgünüm ama oldu. Üzerime yük bindirmeni değil, üzerimdeki yükü almanı özledim. Beni dinlemeni özledim, konuşmasam bile, konuşturmak için diretmemeni özledim, ve tüm bunları yaparken terslensen bile yanımda olmanı özledim, çünkü ben de aynısını yaptım hep. Ne çok sessiz gecemiz oldu, hiç konuşmadığımız, sabahladığımız ne çok gecemiz. Konuşmadın hiç ve konuşturmaya da çalışmadım. Sen anlattın ben dinledim aslında hep, bazen de ben anlattım sen dinledin, konuşmadan.

Neden gittin ki adam, beni bırakıp nerelere gittin ki... Yokluğunda zor birçok şey ama en zoru bazen bir şarkıyla ya da bir olayla aklıma gelen anılar yüzümde gülümseme yarattığında onu karşıdaki kişiye anlatamamak, o anı içinde yaşamak zorunda kalmak.

Yokluğunun acısı geçmiyor, dinmiyor, kaç gün geçti, hâlâ en derinde duruyor. Bağıra bağıra ağlamak istiyorum hergün, zamanında yapmadığım için. Biri çıksın ve beni anlasın istiyorum artık ama biliyorum kimse anlamayacak. Ben yine içime akıtacağım gözyaşlarımı, çünkü insanlar için birini kaybetmek çok kolay ve o yüzden anlayamıyorlar nedenini.

Olsan da günışığım desen, olsan da göz göze geldiğimiz de o gün kar yağıyordu desek, olsan da beraber film izleyip, beğenmediklerimize sil bunu diyip, beğendiklerimiz üzerine saatlerce konuşup hatta biz çekseydik nasıl çekerdik diye tartışsak. Olsan da mevsim yine kış olsa ama her daim güneşli olsa...

14 Eylül 2012 Cuma

Yıllar sonra konuşmayı reddetmek


Psikiyatri kliniği 1.gün

Doktor: Arkadaşın vefat etmiş sanıyorum.
İç sesim: Arkadaştan çok daha ötesiydi, sizin için anlamak zor olur, kaldıramazsınız falan, üzülürüm. Ayrıca sanıyorum ne lan.
Doktor: Aranızda duygusal bir şey de varmış herhalde ve arada onunla alakalı gerçek olmayan şeyler görüyormuşsun.
İç sesim: Ne salak bir şeysin Allah için. Gerçekten bildiğine emin olduğun şeyler için herhalde, sanıyorum gibi şeyler söylenmez, nasıl o okulu bitirdin sen?
Doktor: Bazı testler yapacağız, sonrasında burada kalabilirsin belki.
İç sesim: İstediğin testi yap ve sonunda beyaz odalar varsa burada eğer beni onlardan birine yatırın, aynı noktaya bakıyım sürekli, gözüm açık uyuyum orada.

İki aya yakın konuşmadan odada kaldım arada o aklı yetmeyen doktora görünerek.

Psikiyatri kliniği son gün (sayemde son oldu)

Ben: Çıkmak istiyorum artık.
Doktor: (Şaşkınlıkla bakarak) Sonunda konuştun ve ilk söylediğin şey buradan gitmek istediğn, peki iyileştiğine nasıl emin olacağız?
Ben: Emin olamazsın. Buradan çıktıktan sonra gerçekten delirmeyeceğimi bilemezsin, çıkıp gittikten sonra kendime bir şey yapmayacağımdan emin olamazsın ama burada da tutamazsın, çünkü hasta olduğuma dair bir şey yok.
Doktor: Biri uzun süre konuşmazsa eğer ilk söylediği şey en çok istediği şeydir. Gözetim altında olacaksın ama buradan çıkabilirsin.


Ve yıllar sonra yeniden konuşmamaya inat ettim ben, sebepsiz yere, aslında birden çok sebebi var, sonunda konuştum çünkü karşımda en çok konuşmayı istediğim adam vardı. İyi ki de vardı, hep de olsun zaten, bir yerlere gitmesin. O olmadan her şey daha da zor olur hem.

5 Eylül 2012 Çarşamba

Güzel adamlar güzel giderler



Dört yıl boyunca hiç gelmeyecek bir adamı beklediniz mi, gelmesi imkansız olan bir adamı? O yaptı bunu, tanıdığım o kadın yaptı bunu, gelmeyeceğini ise dördüncü yılın sonunda anladı...

Çok vaktim yok beni dinle dedin. Bunu dediğinde anlamıştım ve o sarsıntının etkisiyle kalakaldım, bu sefer gidecektin. Hayır dedim yine kurtarabilirim seni. Bu sefer olmaz dedin, ilkinde şanslıydın zamanında yetiştin ama bu sefer çok vaktim yok, tıp okuyorum bu sefer hiç şansa bırakmadım. İşte o an anladım, gidiyordun, gözlerindeki kararlılığa meydan okumak imkansızdı. Zaten kararlılığına karşı çıkmak anlamsızdı hep. O vakit diyeceklerin olduğunu ve seni dinlemem gerektiğini fark ettim, çok vaktin yoktu dediğin gibi. Ama nasıl yapardım ki bir daha göremeyeceğim bu güzel adamın yüzüne son kez bakarken nasıl sakin ve soğukkanlı olarak onu dinleyebilirdim ki? Zordu ama biliyorum ki güzel adamlar güzel veda ederlerdi ve sen de güzel gidecektin. O yüzden başladım dinlemeye.

Sütünü içtiğim ilk zamanı hatırlıyor musun demekle başladın ilk, benim için eğlenceli bir çocukluk anısıydı o. Sen haftaiçi sütlerimi içip haftasonu bana getiren çocukluk arkadaşımdın. Sonra İzmir'e bizimle gelmen için anneni ikna ettiğim zamanı hatırlıyor musun dedin. Nasıl unutabilirim ki ben 8 sen 10 yaşındaydın ve 10 yaşında resmen bütün gün kapının önünde anneme yalvarmıştın. Çocukluk günlerimin geçtiği en güzel ile İzmir Karşıyaka'ya ilk gidişimiz de bu şekilde oldu. Sonra ilk ayrılışımızı hatırlıyor musun dedin ki 9 yaşındaydım siz İzmir'e gittiğinizde ve tam dört yıl sonra geri döndünüz Ankara'ya. Lise için olmuştu bu dönüş, sen o şehri bırakıp Ankara'ya gelmeyi tercih etmiştin. İnsanlar denizi olmadığı için Ankara'yı sevmezken sen denizin en güzel olduğu şehri bırakıp gelmiştin. Bu gelişten üç yıl sonra ise beni bu şehre çeken bir şey var diyerek o konuşmayı yapacaktın. 15 yaşımdaydın bu şehre geri döndüm dedin ve üzerimde bir gömlek vardı hatırlıyor musun dedin. Hatırlamıyordum sana dair hatırlamadığım tek şeydi o. O gömleği yıllar sonra seni gördüğümde üzerimde olduğu için hiç atamadım dedin ve o gömlek şimdi bende, evde duruyor arada giyiyorum. Ben de her şeyini verdim ama ona kıyamadım çünkü sen de kıyamamıştın. Sonra hayatıma senden önce giren küçük kız çocukları için beni affet dedin ki affedilecek bir tarafı yoktu zaten önemsizdi onlar biri her ne kadar canımı sıksa da. Onlar senin için ne istediğini bilmeyen küçük kız çocuklarıydı zaten. Neil Sadaka You Mean Everything to Me'nin hayatımızdaki önemini unutmayacağım dediğin an, aklıma o gün geldi, her şeyi söylediğin ilk an. Sonrasında yaşadığımız dört güzel yıl... Zorla sana şarkı söylettiğim bateriye alıştırdığım günler güzel günlerdi, keyif aldığım nefes aldığımı hissettiğim zamanlardı dedin ki ben hiç zorla yaptığımı düşünmedim. Bizi hayat çok ayırdı dedin ki aslında biz hep birbirimizin yanındaydık. istanbul'a geldiğim zaman iki yıl boyunca yine farklı şehirlerde yaşadık ama bunu atlattık dedin ve evet başarmıştık. İlk ve son kez ben gidiyorum diyip gittiğin zaman ne yapacağımı bilemedim dedin ama kırılmıştım ve gitmiştim. Bizim aramızda ayrılık olamazdı ki zaten ve sen hiçbir şeyi bahane etmeden sadece bekledin ve bir gün dört aydır konuşmamamıza rağmen öyle bir mesaj attın ki sanki bir saat önce görüşmüşüz gibi. Zaten sana da bu yakışırdı ve bizim aramızdaki bu ilişkiye. Her şeyi söyledikten sonra ben dünyaya ilk geldiğimde gördüğüm kadının yüzüne bakamıyorum, o kendi acısını yok sayıp bizle bu kadar ilgilenirken ben ona yakın olamıyorum dedin, haklıydın bu düşünceden o bile vazgeçiremedi seni ben de çok uğraştım, olmadı...

Son cümlelerin ise hep aklımdaydı. Ben bir kadını çok sevdim dedin, ona kadar tanıdığım yaşadığım her insanı hiçe saymamı sağladı. Nereye gidersem gidiyim ne yaparsam yapıyım hep yanımda hissettim, hep aklımdaydı. Herkesle bir şekilde vedalaştım hiç kimse anlamadı ve son olarak ona veda etmek istedim çünkü herkesten daha çok yanımdaydı her zaman. Bu vedayı yaşlanınca yapmak istiyordum ama zaten ruhum yaşlandı, artık kaldıramıyor dedin. Gitme vakti günışığı dedin, sen hep umutsuzluğu değil umudu, kaybetmeyi değil kazanmayı öğrettin ve zor olacak biliyorum ama yapacaksın, başaracaksın ve yaşarken benim için de yaşayacaksın dedin.

Bu sözlerden sadece 2 dakika sonra kalp krizi geçirmeye başladın ve hep derdin erken yaşlarda kalp krizi geçiriyorsan kurtulman zordur. En yakın hastane 10 dakika uzaklıktaydı ve ambulans geldi hemen ama geç olduğunu yolda giderken anladık. Çünkü elin elimdeyken kalbin durdu. O gece çok zordu... Ertesi sabah ise benim için yeni bir hayat başlıyordu.

Elini son tutuşum o değildi aslında çünkü ben sana son kez sarılamadım, son kez elini tutamadım... Hayatta neyin son olduğunu bilmiyoruz çünkü. Senin olmadığın hayatımda senin için de yaşadım, zor oldu hiç kolay değildi çünkü sevgiliden önce 13 yıllık yol arkadaşımı kaybetmiştim ben. Ama dediği gibi yaptım her zorluğuna rağmen yaşadım, bazen gitme düşüncesi galip gelmeye çalışsa da onu bastırdım ve yaşadım. Hep onu bekledim gelmeyeceğini bile bile bekledim ama zaten aslında hiç gitmedi hep yanımdaydı, her zorlukta ruhunu yanımda hissettim. Beni başka bir özel ve güzel adama emanet etmekmiş amacı aslında sonunda bunu anladım. (Onu buraya yazmayacağım o ayrı bir başlıkta olabilir ancak)

Sen güzel gittin adam ben senin yokluğunda yarım kalmadım hiç, yaşadığımız güzel günler sayesinde yaşayabildim. Gelişin gibi gidişin de güzel oldu, acı oldu ama geride bırakmadın kimseyi. Üzdün insanları evet ama herkes ne güzel bir adamdı dedi hep senin için. Seni çok özledim, keşke arkadaşım burada olsaydı da güzel güzel konuşsaydık dedim evet ama hiç sana kızmadım, kızamadım, sen güzel gittin çünkü. Biliyorum ki güzel adamlar güzel giderler, ne ben seni haketmiyorum cümleleri ederler ne de yapamıyorum derler. Aksine biz çok güzel şeyler yaşadık ve hep başardık, artık tek başına bu hayatı başarmalısın derler.

Kısacası güzel adamlar gerçekten güzel giderler...

29 Ağustos 2012 Çarşamba



Bazı insanlar hep aklımda, kalbimin en kuytu yerinde duruyorlar.

10 Ağustos 2012 Cuma

Vee Hoşgeldin 25




24'ümde yanımda yoktun ama 24'ü güzelleştirdin ve 25'e çok güzel girmemi sağladın. Artık biliyorum ki her yaşım bir öncekinden güzel olacak. Güzel kalpli adam hep benimle ol, hep benim ol...

8 Ağustos 2012 Çarşamba

5 Ağustos 2012 Pazar

Nedensiz



Zaman geçiyor, geçtikçe de daha katlanılır oluyor bu acı ama ben sevgiliden önce bir dostu kaybetmenin acısını hep en derinde yaşıyorum ve terk eden sevgiliyi unutamayanlara içimden hep sövüyorum. Sen bu hayatta yaşamalıydın, sen hayatımda olmasan da senin yaşadığın dünyada yaşamaktan korkmazdım ben. Seni çok özlüyorum ve bunu anlayabilecek tek kişi 3 saat bekletmesine rağmen laf söylemediğin kişi. Sen kızamazdın hep huzuru verirdi o sakin sesin, konuşmasam neyin var demezdin, bilirdin, anlardın ve neyin var sorusundan ya da keyfin yok gibi, iyi misin sorusundan nefret ettiğimi bilirdin. Sevgilimi değil ama arkadaşımı çok özlüyorum. Mezarına gelememekten nefret ediyorum. Teoman Kardeleni söyleyebilse birileri keşke ve Teoman'ın şarkılarının çoğunu gerçek yapan bu kadın eski haline tamamen dönebilse.

Sana yazdığım son şarkıyı hiç dinleyemedin belki de zaten o şarkıyı yazarken yanımdaydın. Bazen hayatıma giren adam aynı zamanda son adamda olsaydı diyorum, keşke öyle olsaydı da hayatımdakinin eskileri de benimle olmasaydı...

27 Temmuz 2012 Cuma

Beni Yeniden Ben Yapana


Sıklıkla kendimden uzaklaşıyorum.
Biri çıkıyor ve “bu doğru efendimiss” diyor.
Biri çıkıyor ve “hayat şu” diyor.
Biri çıkıyor ve “böyle olmalı, şöyle yapmalısın” diyor.
Kim ne derse inanıyorum. Aptallaşıyorum. Aptallaştırılıyorum. İçimde bağırabağıra bir şeyler anlatmaya çalışan bir çocuk var ve ben ise sadece onun büyümesini istiyorum.

Dinlemiyorum. Görmezden geliyorum. Kim olduğumu unutuyorum ben bazen. Ve o en ölümcül hatayı yapıp, başkalarının benim hakkımdaki cevaplarını kabulleniyorum.

Sonra o geliyor.
İnsanlar ve kendim hakkındaki bütün yanlış inanışlarımı, teker teker, ve hiç kimseye okları çevirmeden, hiç kimseye tek bir adet kötü söz söylemeden; o kadar erdemli, o kadar gerçekçi ve o kadar tutarlı bir şekilde çürütüyor ki; okadar mantıklı ve aynı zamanda o kadar asil bir duygusallığa sahip ki; neyedeğer verileceğini, neye verilmeyeceğini, neyin gerçekten önemli, neyinse önemli gözükmek için yırtınan önemsiz bir detay olduğunu o kadar güzel hatırlatıyor ki..
Ve bunu yaparken hiçbir “karşılaştırma” bile yapmıyor, hiç kimseye “daha değersiz” bile demiyor.
O bunu hep yapıyor. Nasıl beceriyor?
Gerçekten anlamıyorum, nasıl beceriyor.. ama onu hakettiğime göre çok“kıymetli” bi insan olmalıyım ben.
Şu hayatta emin olduğum tek şey bu.

18 Temmuz 2012 Çarşamba



Hergün bir yerlere yetişme telaşıyla geçerken eskimeyen daha doğrusu zamana yenilmeyen bazı şeyler var hayatta ve o şeyler çok değerli. Bazen bir anı, bazen bir insan, bazense bir film, kitap veya bir mekan...

Değerli olan ne hayatında?

17 Temmuz 2012 Salı

yıllar sonra hatırlanan



15 dakikada yazdığım bir şarkı var, yıllar sonra tamamını hatırlayabildim. Ismarlama üzerine yazılan güzel hikayesi olan bir şarkı.


Sen hayali bir güzel kadın
Sen gözleri hep gülen balım
Sen umudu tüketmeyen kardelen
Sen ölümsüzlüğü keşfettiren kelebek

Birgün kırıldın, gittin
Gelmez dediler, sabırla bekledim
Sonunda karşımdaydın, yanılmadım
Yanılmadım

Sen masalları gerçek yapan kadın
Ben sende hep kendimi aradım
Kal hep artık benimle
Kırgınlığın geçtiyse

12 Temmuz 2012 Perşembe

5 yıl olmuş tarihi unutuyorum



11 Temmuz hayatımın en kötü günü belki de... Çok sevdiğim birini kaybettiğim, yanıbaşımda kaybettiğim birgün. Ölümün bu kadar yakın olduğunu hissettiğim gün o gün. Yıllardır her 11 Temmuz'a lanet ederek uyandım. Taa ki bu yıla kadar. Dün o kadar güzel bir sabaha uyandım ki, günü hatırlamadım bile garip. İşe gelince tarihi görünce aklıma geldi ama ne içim acıdı ne de eskisi gibi oldum. Sadece yüzümde bir tebessümle o güzel adamı andım.

Bunu başta kendim sağladım ama payı çok büyük olan biri var, direk o an onu aradım zaten. Yıllar sonra birine iyi ki varsın diyebilmek çok güzel. Dün yaşadığım mutluluğun da cidden tarifi yok.

3 Temmuz 2012 Salı



Dükkanlar bir bir kapandıkça anılarımız da yok olacakmış gibi geliyor.

29 Haziran 2012 Cuma

işe gelirken dinledim ve aklıma geldi



25 olacaksın farkında mısın kardelen ve yine her zorluğa rağmen açabiliyorsun aynı kardelen gibi. Çok güzel açar kardelen karı delerek ömrü bir günlükte olsa sırf güneşi görmek için açar. Sen de öylesin sonu kötü de olsa her zorluğu hâlâ göze alıyorsun. Sanırım doğru bir benzetmeydi zamanında ve bu şarkıyı artık gülümseyerek dinliyorum.

27 Haziran 2012 Çarşamba

Hikayen varsa şanlısın


Aklıma dün geldi, evleniyorsunu, çocuğunuz oluyor ve bir gün nasıl tanıştığınızı soruyor. İnsanın bu soruya verecek bir cevabı ve anlatacak bir hikayesi olmalı. Her son güzel olmayabilir ya da her başlangıç ama yine de geçmişe dönüp baktığınızda hep hatırlayacağınız o özel insanla yaşadığınız bir hikayeniz olmalı.

Bu soruya anlatacak hikayesi olup şanslı olanlardan mısınız ya da öylesine şurada tanıştık diyip geçiştireceklerden misiniz?

25 Haziran 2012 Pazartesi

Yeniden 19 olmak

Hayata karşı cesur olan bir kızı tanıyorum
19'undaydı
Hayali bir güzel kadındı, baldı, kardelendi, kelebekti.
İstendiği için bu sıfatları kullanıp şarkı yapan gün ışığıydı.

"Sen hayali bir güzel kadın,
Sen gözleri hep gülen balım,
Sen umudu tüketmeyen kardelen,
Sen ölümsüzlüğü keşfettiren kelebek."

Şarkının sadece girişi var şimdi aklında
Bir de eski gücünü yeniden keşfeden şimdiki hali.

neresinden başlamalı

Hayalleri olan küçük bir kız çocuğu bakıyor bana kocaman gözleriyle kapı aralığından, hani diyor nerede benim isteklerim. Git diyorum ona, rahat bırak hem yeni yeni ortaya çıkarıyorum eski beni, tamamen çıktığında o eski cesur kız hayallerin gerçek olacak diyorum. Sabretmeye devam ediyim o zaman diyor, ben de ona bu sefer çok az kaldı, kurtaracağım seni diyorum. Gülüyor ve gidiyor.